Sayfalar

9 Temmuz 2008 Çarşamba

MESLEKİ BİRKİMİN ÖNEMİ

Mükellef ve toplum nezdinde bir mali müşavir meslek mensubu uzman kişi kabul edilir. O nedenle mevzuatı sürekli izlemek, bilgi yükünü artırmak ve doğru yorumlamak durumundadır. Mükelleflere (müşterilere) güven vermenin, toplumda mesleki saygınlık kazanmanın, olumlu imaj bırakmanın temel noktası budur.

Bilgi birikimi zor edinilen ve uzun bir süreci gerektirir. Mesleki bilgi ise ancak ve ancak iyi bir mesleki eğitimle sağlanabilir. Muhasebe ve mali müşavirlik mesleği en azından mesleğe giriş bağlamında değerlendirildiğinde görülmektedir ki, çok zor edinilebilecek bir meslektir. Bunda hiç kuşku yoktur. Zira bunca eğitim, staja başlama sınavı, staj ve yeterlilik sınavından geçilerek giriş yapılan başka bir meslek grubu bu tarih (2008) itibariyle ülkemizde bulunmamaktadır, diyebiliriz. O halde bu mesleğe girebilmek için ciddi bir bilgi birikimine ve çabaya gereksinim bulunmaktadır. Muhasebe ve mali müşavirlik mesleği artık bir uzmanlık mesleği (kariyer mesleği) olma yolundadır. Hatta olmuştur da. Bu nedenle ciddi bir eğitim ve bilgi birikimi ve yenilenme gerektirmektedir. Bilgi birikimi yüksek düzeyde olmayan meslek mensuplarından kendilerini ve mesleklerini önemsemeleri beklenemez.

Az bilgi, az hizmet ve düşük ücret demektir. Az bilgi ile çok iş üstlenmek de söz konusu olabilir. Az bilgi birikimi ile işin büyüklüğünü ve önemini kavramak olanaklı değildir. Az bilgi aysbergin sadece su yüzündeki tarafını görmek demektir. Bu koşullarda iş kabul etmek demek, işin büyüklüğüne göre daha yüksek ücret teklif ettiği için işi kaybeden meslek mensubuna karşı yapılan haksız rekabettir. Daha vahimi de mesleğin çok da önemli olmadığı imajının yaratılmasına katkı sunulmasıdır!

O nedenle, yeterli mesleki bilgi birikimi edinememiş meslek mensuplarının, diğer meslek mensuplarına karşı düşük ücret karşılığı daha çok iş yapabilme eğilimleri ve olanakları her zaman vardır. Bu davranışları ile haksız rekabet ortamı yaratmaları oldukça sık ve beklenebilir bir olgudur.

Mesleki mevzuat eğitimini yeterince alamayan veya bu konuda kendisini geliştirmeyen, yenilemeyen meslek mensuplarına sıklıkla rastlanmaktadır. Özellikle 3568 sayılı Yasa çıkmadan önce muhasebecilik yapan ve Yasa'nın çıkışıyla hasbelkader ruhsat almış olan eğitim düzeyi yetersiz kişilerde buna daha sık rastlamak mümkündür. Bugünkü haliyle bile bu çalışmada birçok kere verilen eğitim istatistikleri bunu kanıtlar niteliktedir.
3568 sayılı Meslek Yasası'nın hemen hiç değişmemesi veya değişikliğe uğratılmak istendiği (2001) dönemlerde de yeterince tartışılamaması veya meslek odalarınca meslek mensuplarına yönelik konuya ilişkin yeterli düzeyde hizmet içi eğitimler, seminerler, paneller yapılamaması veya yeterli olamaması, yapılan eğitimlerden meslek mensuplarının tamamının yararlanamamış olması meslek mensubunun yetkinleşmesini iyice durağanlaştırmıştır.
Dolayısıyla mesleki mevzuata yeterince hâkim olamayan meslek mensupları mevzuatı bilmeyerek de olsa haksız rekabet ortamına sürüklendikleri ve suç işledikleri bilinmektedir.

Ancak mesleğe girecek olan tüm meslek mensubu adaylarının daha işin başında mesleğin icrasını gerektiren konularda eğitim ve mesleki mevzuat (meslek hukuku) derslerini de almaları, kurslara katılmaları ve sonuçta meslek hukukundan da sınavla mesleğe girmeleri hesaba katıldığında, mesleki mevzuata hâkimiyetsizlikten kaynaklı haksız rekabetin azalacağı umudu her zaman vardır.

Gökhan Dede – 09 Temmuz 2008

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder