Sayfalar

30 Eylül 2010 Perşembe

21. YÜZYILDA, 21 YAŞINDAYIZ

21. YÜZYILDA, 21 YAŞINDAYIZ

Milattan sonraki 21. yüzyılı yaşamaktayız.

İnsanlık, 21. yüzyıla girişi çeşitli etkinliklerle kutladı.

21. Yüzyıla giriş süreci bilimde, her türden teknolojide, sanatta, edebiyatta, ticarette, muhasebe ve denetimde, standartlarda küreselleşmenin de dayatmasıyla hızlı başladı.
Bizim mesleğimizde de öyle…

Dolayısıyla, TÜRMOB ve ona bağlı meslek odalarımız da milattan sonraki 21. yılını kutladılar.

Yani, mesleki üst kuruluşumuz TÜRMOB ve bağlı odalar 21. yüzyılda 21. yaşını idrak ederek kutladılar.
Nice 21. yıllara…

Sahi muhasebe mesleğinin yaşı kaç?

Muhasebecilik mesleğinin resmi yaşı kesin olarak bilinmemekle birlikte, bu tarihin birçok meslek için söylendiği üzere, muhasebecilik mesleğinin yaşının da “insanlık tarihi kadar eski” olduğu söylenir. 

Muhasebe mesleğinin yaşının “insanlık tarihi kadar eski olduğu” söylense de, meslek örgütlerinin yaşı, ülkelerin gelişmişlik düzeylerine göre değişmektedir. Yüzyıllarla anılmaz.

Bu bağlamda meslek kuruluşlarının yaşı genellikle, yasal statüye kavuşturuldukları tarih olarak bilinir ve değerlendirilir.

Tıpkı, insanların doğduklarında nüfus kütüğüne kayıtlandığı tarih gibi.

Dünyada ve ülkelerde gelişen ticari yapı, bu alanda çalışacak meslek mensuplarına duyulan gereksinimi zorunlu kılmıştır. Yasal statü bu zorunluluklar sonucunda oluşmakla birlikte, örgütsüz, statüsüz meslek mensuplarının gelişen demokratik talepleri yasal statü ve mesleki örgütlülüğü gündeme getirmiştir.

Ancak çeşitli girişimlerin dışında eylemli bir talep yoktur.

Meslek örgütü olarak bizim (TÜRMOB) yaşımız kaç?

Bildiğim kadarıyla henüz delikanlılık çağındayız. Üç yıl önce reşit sayıldık.
Büyüdük artık.

21. Yüzyıla geldiğimizde 21 yıl önce toplam sayımız 15.150 idi.

21. yüzyılda, 21 yıl sonra (bugün) sayımız 82.427’lere ulaştı.

Bunun 3.858’i YMM’dir.

Geriye kalan 78.569 meslek mensubunun 21.164’ü SM ve 57.405’i SMMM’dir.

21. yüzyılda, 21 yıl önce hiçbir odamızın herhangi bir gayrimenkulü yokken, bugün birkaç küçük oda dışında devasa (kimileri) gayrimenkullere sahip oldular. Bilânço aktiflerimiz büyüdü.

Sürekli mesleki eğitim dedik, mesleki eğitimlerde bir hayli yol aldık. Binlerce mesleki yayın yaptık, meslek mensuplarına ulaştırdık. Belki elle tutulur en büyük başarımız da bu olsa gerek.

Demokratik talepler konusunda sınıfı geçtiğimizi söylemek pek mümkün değil. Ya da ben böyle algılıyorum, bilgi eksikliğimden… Toplumsal demokratik taleplerin (hep gerisinde demeyeyim ama) dışında kaldık, ya da bırakıldık!

21. yüzyılda, 21 yıl önce çıkarılan Meslek Yasamızı pek beğenmedik. Demokratik bulmadık. “Vesayetçi Yasa” dedik. Ama o tarihlerde bunu kimseye dinletemedik. Daha doğrusu kimse bizimle fazla alakadar olmadı. Bazıları da “göç yolda düzelir, sabırlı olun” dediler, inandık, bekledik.

21. yüzyılda, 19 yaşına geldiğimizde birileri “bu Yasa’yı değiştirelim, demokratikleştirelim,” diyerek sözlerinde durdular ve değiştirdiler. Birçok değişiklik gerekliydi, yapıldı, iyi de oldu belki ama…

Değiştirmek isteyenlerin değiştirdikleri maddelerden en önemlisi “seçimlerde nispi temsil sistemi”ni getirmek oldu. Karşı çıkanlar olduysa da onlara; “demokratik ortam yaratarak, barış içerisinde birlikte çalışmayı sağlamak için.”? Dediler.

Başlarda, hemen herkes sevindi! Sözde de olsa demokrasiden, demokratlıktan, birlik ve beraberlikten yanayız ya ….. 2008 seçimleri nispi temsil sistemine göre yapıldı. Neredeyse, seçimlere giren her gruptan, düşünceden insanlar yönetimlere girdiler. Mayıs 2010’dan bu yana Odalar bu sisteme göre yönetilmeye çalışılıyor!

Ancak, yönetme konusundaki anti demokratik kurallara dokunulmadı, kaldırılmadı. Azınlığın çoğunluğu yönettiği ve karar sahibi olduğu bir yapı muhafaza edildi.

Özetle; yukarıda verdiğim rakamlara baktığımızda: 9 kişilik TÜRMOB yönetiminin 5 üyesi 3.858 kişilik meslek grubundan, 4 üyesi ise 78.569 meslek grubundan seçilme zorunluluğu devam etmektedir.
Genel başkanın da bu azınlıktan olması yasal koşuldur!

21. yüzyılda, 21. yaşımızda, 24 Ekim 2010’da da bunu bu biçimde uygulatacaklar!

Ben pek anlamış değilim ama, bizlerin anti demokratik bulduğumuz bu durumun, çoğunluk olan meslek unvanına sahip kişilerin henüz Örgütü yönetecek kadar yetkinleşemediği engin düşüncesinden kaynaklandığı söylenmektedir! Yoksa anti demokratik düşünceden değil?  

Ekonominin kaydını tutan meslek mensuplarının örgütünün yaşı henüz ancak seçmeye müsait olduğu için olacak ki, ekonomik konularda henüz yeterince söz ve karar sahibi değildir. Ama olacağından umudum vardır.

Eh… birkaç aydan beri bu sitede yazmıyordum, yayına girerse yazmış olacağım. Bu bir makale değildir. Eksikleri, hataları varsa düzeltile… eklene… Sadece 21 rakamından esinlenerek öylesine yazdım 

Meslek ve meslek örgütü olarak 21 yılda az şey yapılmadı. Eleştirsek de, küçümseyemeyiz.

Emeği geçenlere sonsuz teşekkürler.
Daha da büyümek için eksiklerimizi görmeli, yönetenlerden de demokratik kuralları işletmelerini beklemeliyiz.

Odalar üyelerin, TÜRMOB hepimizin.

Saygı ve sevgilerimle.

30 Eylül 2010

SMMM Gökhan DEDE

1 Eylül 2010 Çarşamba

TÜRMOB İÇİN

TÜRMOB İÇİN

Sevgili meslektaşlarım,
Bu yıla kadar (2010) TÜRMOB seçimlerinde demokratik yarış pek yapılmadı. Hep birilerinin belirlediği kişilerden oluşan tek liste ile seçimler yapıldı. Daha açıkçası kendi anlayışlarına uygun çalışacak kişilerden listeler oluşturuldu. Denetleme kurulları bile böyle belirlendi.

Hatırladığım kadarıyla TÜRMOB’un 21 yıllık tarihinde yalnızca bir kere (2000) birden fazla grupla seçime girildi. Bunun adına demokratik yarış deniyordu ve belli bir heyecan vardı.

Birde, 2008 seçimlerinde Ankara SMMM Odası’nın önseçimle belirlenmiş adayının ÇDMG Merkez Yürütme Kurulunca listeye alınmamasına protesto-tepki oylarını en aza indirmek için sarf edilen azami çaba, ve bir bağımsız adayın alacakları oyları engelleme gayreti, seçimleri adeta bir yarış ortamına dönüştürülmüştü!  .

Öyle ki, TÜRMOB yöneticileri ve adayları, hangi ilden ne kadar protesto oyunun çıkacağını, ya da bağımsız adaylara hangi ilden ne kadar oy verildiğini saptamak için, sandıkları “alfabetik il sırasına” göre sıralamışlardı. Kimileri fark etmese de bu, delegenin üzerindeki TÜRMOB baskısından başka bir şey değildi. Bunun anti demokratik bir tutum olduğunu, kendilerini çağdaş demokrat sanan ilgililere hatırlatmak istiyorum!

Dileğim; doğru amaç ve hedeflerini meslek kitlesi ile samimi biçimde paylaşmak isteyenlere delegelerin TÜRMOB görevi vermesidir. Hayallerini hizmete dönüştürmek için kolları sıvayanların çalışmalarına fırsat ve destek verilmeli, engellenmemelidir. Ancak, bunun çok da kolay olmayacağını engelleyebilirliğini, düşünüyorum. Sistem de buna müsaittir!

Muhasebe ve denetim mesleğinin sorunlarının çokluğu, bunun başlı başına bir sistem sorunundan kaynaklandığını, bu nedenle sorunların arkasının gelmeyeceği, biri çözülürken bunlara yenilerinin ekleneceği bilinen bir gerçektir. Bunu, mesleğin içinden gelen, büro tozu yutmuş, yıllarca sorunlara muhatap olmuş, sorunlarla baş etmek için mücadele etmiş meslektaşlarımızın, sıkıntıları daha iyi bildiklerini herkesin teslim edeceğine inanıyorum.

Çoğunluğunun YMM'lerden oluşan bir TÜRMOB yönetim anlayışıyla mesleki sorunlarımız çözülememiştir, çözülemez de.

Özen gösterilmediğini söylemek istemiyorum ama, her şeye karşın meslek örgütü, yalnızca mesleğini yapan, meslek örgütünü yönetmeye söz vermiş, sözünde durabilecek daha birikimli, ilkeli, kararlı ve öngörülü meslektaş yöneticilerle yönetilmek durumundadır. Görev talep hakkını kendinde görmek için mesleğin kahrını çekmiş olmak tek başına yeterli değildir.

Önemli olan, bundan sonra da sorunlara göğüs germek, çözüm üretmek için bağımsızca irade koyabilmektir.

Mesleki sorunlarımızın ülke sorunlarından ayrışık olmadığı bilinciyle, inancıyla çalışılması gerektiğine inanıyorum. Ancak, üzülerek belirtmek istiyorum ki, TÜRMOB ve odalarımız, toplumsal sorunlara gereken duyarlılığı gösterememişler ve ekonomik sorunların çözümü konusunda lokomotif olmaktan uzak ve sessiz kalmışlardır.

Hassas bir döneme girdik. Kısır siyasi tartışmalarla, doğru değerlendirmeleri; sırf siyasi farklılıklar nedeniyle, parsa kaptırmak düşüncesiyle dayatmalarda bulunma hatasına düşmek, mesleki gelişimin önünde engel teşkil etmekten öteye geçemez.
TÜRMOB’da, yıllardır hem siyasi parti yöneticiliği hem de meslek örgütü yöneticiliği yapanlar bu dönemlerdeki yarı zamanlı çalışmalarıyla mesleğe zarar, kendilerine ise yarar sağladıklarını söylemeyen, anlamayan kalmadı gibi…. Bundan böyle böylelerine fırsat verilmemelidir.

Muhasebe ve denetim mesleğinin bizce “özlenen saygınlık düzeyine” hâlâ eriştirilemediğini biliyoruz. Ancak, bunun tek sorumlusu olarak yalnızca yöneticileri görmek ve dahası suçlamak biraz haksızlık olur.

Önünüzde önemli bir seçim sınavı daha var.

Sevgili meslektaşlar, değerli delegeler, başta haksız rekabet olmak üzere, birçok mesleki sorunumuz hâlâ devam ediyorsa, illa da “suç senin” demeye dilim varmıyor ama, sizler delegeler olarak, TÜRMOB’u yönetmeyi hak etmeyen kişileri oraya seçerseniz, “suçun en büyüğü sizin olacaktır,” demekten de kendimi alamıyorum! 

Geleceğe ışık tutacak bir genel kurul dileğimle, saygılarımı sunuyorum.

SMMM Gökhan DEDE- Ankara - 01Eylül 2010