Sayfalar

29 Temmuz 2010 Perşembe

BİREYSEL TAAHHÜTLER, DEMOKRATİK BİRLİKTELİKLERİN ÖNÜNDE ENGEL OLMAMALI

BİREYSEL TAAHHÜTLER,
DEMOKRATİK BİRLİKTELİKLERİN ÖNÜNDE ENGEL OLMAMALI

Kurumsal yapıları birlikte yönetmek durumunda kalan tarafların asgari müşterekler çerçevesinde birleşerek kurumları demokratik kurallara göre yönetebilmeleri mümkündür.

Bunun sağlanması, o topluluklarda demokrasi kültürünün yerleşmiş olup olmadığına bağlıdır.

Ancak, kurumsal/yönetsel birlikteliğin kimlerle ve nasıl sağlanacağı henüz belli olmamasına karşın, bireylere önceden taahhütlerde bulunmuş olmak, yalnızca yasal dayatmadan kaynaklı birlikteliğin sağlandığı koşullarda değil, yasal zorunluluğun olmadığı durumlarda bile sorun olabilir.

Daha açıkçası, verilen sözün arkasında durma dürüstlüğünün dayattığı cüretkârlık, birlikte yönetim zorunluluğu sırasında sorun haline dönüşebilir, ya da dönüştürülebilir. İşte, hassas nokta budur! O nedenle, taraflardan birisince, birilerine önceden bireysel taahhütlerde bulunulmuş olunması ve çoğunluğu elinde bulunduran diğer taraflarca kabul edilmemesi halinde bunun sonraki çalışmaların/birlikteliklerin önüne “olmazsa olmaz koşul” olarak dayatılması, ilkelerden uzaklaşılması, demokratik birlikteliğin önüne konulan engel olarak değerlendirilebilir.

Bu türden olası engelleri aşarak demokratik birliktelikleri sağlamak ve birlikte yönetebilmek için, birlikte çalışılacak kesimlerin kabullenemeyeceği taahhütlerde bulunmaktan özenle kaçınmak ve soruna çözüm üretmek gerekir.

Böylesi olumsuzlukları aşabilmek, sorun olmaktan çıkarabilmek için, çeşitli kurullarda görevlendirilecek kişilerde liyakat, mesleki birikim, hizmette yeterlilik vb. ölçütlerin aranması ve uygulanması halinde, olası sorunların kolaylıkla çözülebileceği ve başarı sağlanacağı bilinen gerçektir.
Saygılarımla.
29.07.2010

Gökhan DEDE

4 Temmuz 2010 Pazar

BİR HALK ADAMI MESLEKTAŞIMIZ


BİR BELDE BAŞKANI; BİR HALK ADAMI MESLEKTAŞIMIZ
 SMMM Gökhan DEDE-04.07.2010

03 Temmuz 2010. Sabah erkenden kalktım. Arkadaşlarımızla bir şenliğe katılacağız.
Arkadaşlar beni İstanbul Yolunda, Eryaman Köprüsü üstünden alacaklar.
Âdetim olduğu üzere, alınacağım yere önceden vardım.

Benden önce gelip, güneşten korunmak için yol kenarındaki ağacın gölgesine sığınarak otobüs bekleyen birkaç kişi var.
“Günaydın” deyip, salamlaştık. Bekleyenler, başörtülü (eşarplı) genç bir bayanla 15-16 yaşlarında bir delikanlı ve 10-11 yaşlarında bir kız çocuğu.
Beklemeye başladık.
“Muhtemelen aynı yere gidiyoruz,” diye geçirdim içimden...
Epey bir süreden beri beklemekten ve konuşmamaktan sıkılmıştım.
Okuyacağım bir şey de yoktu yanımda.
Neyse ki, biraz sonra genç bayan; “sizde mi köye gidiyorsunuz” diyerek, sessizliği bozdu.
İyi de oldu…. Benden daha girişken olduğu belli… “Aferin,” dedim içimden.
Siz, “hangi köye gidiyorsunuz” diye sorunca, Bayan, heyecanlı bir biçimde “bizim köye”, “festival var da”, dedi. 
Sizin köy neresi demeye kalmadı, bir otobüs çıkageldi.
Yanı başımızda durdu.
Önünde bez bir afiş:
“Saçak Beldesi Ağaç Bayramı ve Kültür Etkinlikleri”
Belde Başkanı Hamza İNKAYA

Olay anlaşıldı. Aynı şenliğe gidiyoruz.
Bayan, tüm misafirperverliğiyle beni de otobüslerine davet etti. Teşekkür ettim.
Arkadaşlarımı beklediğimi ve bizim de aynı Şenliğe katılacağımızı, Belde başkanının yakın arkadaşımız olduğunu söyleyince, genç bayan birkaç kat daha sevindi, bekleyen otobüse binmekten vazgeçti, kısa sürede tanışma gerçekleşti. Katılımımızdan çok mutlu olmuştu. Belli ki bu etkinliğe katılımın yoğun olmasını yürekten istiyordu.

Gözlerimin içine bakarak tüm sevinciyle, “ben de Hamza İnkaya’nın kız kardeşiyim, ağabeyim diye söylemiyorum, o çok iyi bir insandır.” dedi.
Kısa sürede birçok şeyi konuştuk.. tanıştık, derken elinde bir kâğıtla otobüsten babayiğit bir adam indi. Bayanla sarılıp öpüştüler, onlar otobüse binerken, ben genç adamla kısa bir sohbette daldım.
Genç adam, Belde başkanının kardeşi olduğunu söyledi. “İşe bak hele… sabah erkenden Hamza Başkan’ın sülalesiyle tanışmaya başladım…” dedim kendi kendime…
Genç adama takılarak; “sen daha yakışıklısın ama, Hamza kadar yiğit ve örgüt adamı, halk adamı olduğunu sanmıyorum.. “ dedim.
“He ağabey, öyledir.” dedi.
Gülüştük, onlar otobüse binip hareket edip yola koyuldular, ben arkadaşlarımı beklemeye başladım. Çimenliklerde, çiçekler arasında biraz dolaştım, çiçek topladım.
Otobüsümüz geldi. Arka kapıdan bindim.
Arkadaşlarla selamlaştık.
Az önce topladığım birkaç çiçeği oymakbaşı diye takıldığımız bu geziyi organize eden İrfan Yılmaz arkadaşımıza takdim ettim. Böylece sabah sabah gösterdiğim inceliğin karşılığı olarak bir “teşekkür” aldım.
Ama en önde iki bayan arkadaşımızın varlığını sonradan fark edince ….
Neyse…
Ankara’dan ayrılalı bir buçuk saat olmuştu ki, Işık Dağı tüm doğal güzellikleriyle bizi karşıladı… Gözümüz, gönlümüz bu doğa harikası dağın güzelliğiyle şenlendi. Işık Dağı’ndan aşağıya doğru yarım saatlik bir yolculuktan sonra Saçak Beldesi’ne vardık.
Saçak, şirin bir Anadolu köyü görünümünde.
Tören alanına vardık, insanlar toplanmaya başlamışlar. Herkeste belli bir heyecan var.
Gelenleri sevecenlikle karşılıyor, tokalaşıyorlar.
Hamza başkan, daha başka bir telaşlı koşturmaca içinde … Herkese hal hatır sormaktan geri kalmıyor. Her tarafa yetişmeye çalışıyor… talimatlar veriyor … ter içinde kalmış.
Kolay mı? Halkı orada, arkadaşları gelmiş, milletvekili gelmiş, İlçe mülki amirleri, belediye balkanları, dernek başkanları … hepsi oradalar….

Belli ki, bir şeyler yapmış olmanın sevincini yaşıyor ve haklı gururunu taşıyor… Tabii ben bunları burada anlatarak sizin zamanınızı alma hakkına sahip değilim…

Belde’ye, (sonradan gördüğümüz) Belediye Başkanlık binası gibi kimi binalar, çocuk parkı ve içinde bulunduğumuz tören alanı biraz “belde” havası veriyor.

Kim bu Hamza İnkaya…
“Meslektaşımız, 2002-4 dönemi ASMMMO Denetleme Kurulu başkanımız… “

Sayın Hamza İnkaya, 2009 belediye başkanlığı seçimlerinde, doğup büyüdüğü Çankırı İli Çerkeş İlçesi’ne bağlı Saçak Beldesi’nden belediye başkanlığı için “bağımsız aday” olup, kazanmıştı. Kendisini makamında tebrik için ziyaret etme fırsatımız olmamıştı. Hamza başkan bu defa bizi “şenliğe” davet etmişti. Artık gitmemek olmazdı. Hatta o günün, Odamız çalışanlarından Elif Köroğlu kızımızın mutlu gününe denk gelmesine karşın orada olmayı uygun bulmuştuk. Beni hoş göreceğini düşündüğüm Elif’e sağlık ve mutluluklar diliyorum....

Sandalyelerde epey bir oturduktan sonra, iki genç öğrenci töreni başlattılar. Sunumları çok güzeldi, onları da tebrik ediyorum.

İlk konuşmayı Belde Belediye başkanı Sayın Hamza İnkaya yaptı. Sayın İnkaya, beldesine yaptığı hizmetleri anlattı, yapabileceklerini ve merkezi yönetimlerin yapması gereken katkıları sıraladı. Hatta, emperyalist-kapitalistlerin çevreye verdikleri zararlardan, onların sebep oldukları küresel ısınmadan bahsederek “inadına ağaç dikeceklerini, dereleri temizleyeceklerini” vb. konuları içeren kapsamlı, derli toplu, güzel bir konuşma yaptı. Ardından, “kendileriyle birlikte heyecanlandığını” söylediği İlçe kaymakamı, Çankırı milletvekili ve ASMMMO başkanı M. Koç ve diğer illerin dernek başkanları kendi cephelerinden sorunları dile getiren konuşmalar yaptılar.

Konuşmalar bittikten sonra, Belde’nin üst kısmındaki (sanırım güney-doğusu idi) fidan dikim alanına vardık. Hep birlikte birer fidan diktik. Bizler de “bir dikili fidanım olsun” diyen çocuklar kadar mutlu olduk, birer fidan dikerek.

Biz fidan dikim alanından ayrılırken, Hamza başkan çocuklara top dağıtıp, “fidan dikim belgesi” veriyordu. Tören alanına indiğimizde ise, halk yemek almak için sıraya girmişti.
Saat 15.00 olmuştu.
Hamza başkan bizim de acıkmış olacağımızı düşünerek, çayırlık bir alanda, doğa ile baş başa bir ortamda mangal yaktırıp, yiyecekler, içecekler ikram etti.

O, yine geri dönmek üzere, birileri için Beldesine gitti. Gecikti … biz yola koyulduk, Ankara’ya doğru….

Sevgili Hamza, gerçekten tam bir halk adamıdır, örgütçüdür.
Biz onu böyle biliriz zaten. Ama, Belde’sinde sohbet ettiğim insanlardan da dinleyince, Hamza İnkaya’nın halkıyla birlikte birçok başarıya daha imza atacağına olan inancımla, ben o başarıların altına şimdiden imzamı koyuyorum.
Ama sen de söz ver  başkan,.. ve Belde’ye ait afişlerine bir “LOGO” koy.
Sevgili Hamza İnkaya ve ekip arkadaşları…. Sevgiyle, başarıyla, ama halkınızla birlikte kalın….
04.07.2010
Gökhan DEDE